25 Ocak 2013 Cuma

KALEMİMDEN DÖKÜLENLER



Yorgundu genç kız... Gözelerini hafifçe araladı, tüm gördüğü boş fotoğraf çerçevesiydi. Sahi gideli kaç gün olmuştu,kaç saat,kaç ay... Ne kadardır yatıyordu böyle? Tüm bildikleri toz bulutu oldu bir anda. Hani biri adını sorsa öyle kalacak kadar, o kadar... Ağlamak bile gelmiyordu artık içinden öyle ki göz yaşları tükenmişti ağlamaktan. Ne hayallerle gelmişti uzak yollardan. Neler için nelerden vazgeçmişti. Şimdi her şey boşuna mıydı? Bu hale nasıl gelinmişti? Ne vardı sanki bu kadar üsteleyecek? Altı üstü geç gelmişti işte niye bu kadar sorun çıkarmıştı ki? Ama hayır araması gerekirdi. En azından "gecikeceğim merak etme" diyebilirdi. Bütün gün, bütün gece bekletmemeliydi. Sorduğunda niye bu kadar tepki vermişti ki? Boğazının kuruduğunu fark etti. Mutfağa gitti tam kapıdan içeri girecekti bu eve ilk geldikleri günü gördü. Gelinliğiyle kapıdan içeri girer girmez gördüğü ilk şey mutfak masasının üzerindeki güller ve iki kadehti. Bu masayı hep böyle görmüştü ilk defa eskitme ahşaptan olduğunu fark etti. Musluğu açtı, bardağa su koydu tam suyu içeçekken arkasından bir el beline dolandı su bardağını eline alıp kendi içirdi ve "seni seviyorum" diye fısıldadı... Tanrım bu anılarla ne kadar daha yaşayabilirdi? Hala anlam veremiyordu "nerdeydin" sorusuna aldığı bu hiddetli tepkiyi. Ne vardı her yeri kırıp dökecek, ne vardı o geri dönüşü olmayan sözleri sarfedecek? Kafası allak bullaktı. Arasa mıydı, hayır ya açmazsa... Hala kulağında çınlıyordu "bıktım senden" cümlesi. Bıktıracak ne yapmıştı ki. Eve biraz erken gelmesini istemişti, masayı hazırlamış, en sevdiği yemekleri yapmış ve en sevdiği elbiseyi giymişti.Ona anne olmaya hazır olduğunu söyleyecekti. Hep bunu isterdi "senden bir çocuğum olsun istiyorum" derdi. Gelseydi dünyanın en güzel mucizesini anlatacaktı ona.Gelseydi... Ama o gitmeyi seçti .

Telefonu çaldı tüm sessizliği delercesine.Açmak istemedi önce ama arayan en yakın arkadaşıydı. Sesini düzeltti önce, ağladığını gizleyecekti kendince. Açtı telefonu neşeli olmaya çalışarak "efendim canım" dedi. Arkadaşı gayet soğuk tek düze bir sesle "nasılsın " diye sordu. " iyiyim canım birazdan yemeğe gideceğiz, hazırlanıyorum gelip beni alacak o yüzden çok konuşamayacağım" dedi. Arkadaşı kısa bir suskunluktan sonra "her şey yolunda mı, sen ağlamışsın" diye sordu. Ne cevap vereceğini bilemedi hiç bir zaman saklayamamıştı  ağladığını... "Ah evet tatlım, bana çok güzel güller getirdi yemeğe çıkalım dedi ben de duygulandım şimdi arabayı yıkatmaya gitti bitince beni alacak yemeğe çıkacağız" dedi. Tanrım nasıl da bir çırpıda söyleyebildi bu kadar yalanı? Değişmişti arkadaşının sesi. " Az önce sana doğru geliyordum. Yolda bir trafik kazası gördüm. Durdum ve inip baktım. Yerde yatıyordu. Belli ki senin yerine bir başkasını almaya gitmiş. Esmer biri vardı yanında" dedi. Kulakları uğulduyordu. Duyduklarına inanamıyordu. O tepkiyi şimdi çok daha iyi anlıyordu...

Sd Smz...

4 yorum:

  1. sedoşum yiine konuşturmuşsun kalemini herzamanki gibi..

    YanıtlaSil
  2. tüylerim diken diken oldu..mukemmel bı kalem..yuregıne sağlık ..harika bı anlatım olmus canım

    YanıtlaSil
  3. çok teşekkür ederim canım...

    YanıtlaSil