26 Mart 2014 Çarşamba

ANILARA NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYMAYIZ Kİ...


              Uzun bir süre sonra e-postalarıma bakayım dedim. Gezinirken içlerinde bir mail dikkatim çekti ve açıp inceledim. Sevgili Zeliha Baran ile bu sayede tanıştım. Kendisi anne-bebek(çocuk) videoları hazırlıyor ve bunu gerçekten profesyonel bir şekilde yapıyor. Bunu, videolarını izlediğinizde anlayabiliyorsunuz.

             Sonra düşündüm, hangimiz anılara ihtiyaç duymayız ki... Çocuğumuz büyüdüğünde ve kocaman bir genç kız/delikanlı olduğunda onun bu küçük halleri, ses tonu, zıpırlığını izlemek istemez miyiz? Biz elbet hiçbir anını unutmayız ancak onların kendilerini izlemeye ve ne kadar keyifli bir çocukluk/bebeklik geçirdiklerini görmeye ihtiyaçları olacak. Benim zaman zaman olmuştur. Keşke benim çocukluğumda da böyle imkanlar olsaymış ve ben de bugün oturup zaman zaman izleyebilseymişim. Mesela en çok sesimi merak ediyorum. Nasıl "anne-baba" derdim, nasıl koşar,yürür,güler ağlardım. İşte bunların hepsini fotoğraflarla ölümsüzleştirsek bile hareketlere de ihtiyacımız var. Üstelik günümüz teknolojisinde artık bu mümkünken.

             Ben lafı çok uzatmayayım buradaki linkten örnek bir video izleyebilirsiniz. :https://vimeo.com/89120659

Eğer kendisine ulaşmak istiyorsanız;


24 Mart 2014 Pazartesi

ANNELİK SINAVIM :(

  Bu zamana kadar annelik adına yaptığım her şey bir öğrencilikmiş. Bu süreçte önümde daha çok öğreneceğim ve uygulamaya geçireceğim neler varmış neler. Ben anneliği öğrendim derken, benim öğrendiğim kocaman bir ummanda meğer sadece kaşığa gelen kadarmış. 19 aylık öğrenciliğimin sınavını verdim geçtiğimiz haftalarda. Öyle bir sınavdı ki benim için Allah'ım bir daha asla böyle bir sınavla sınamasın hiçbir anne yüreğini.

  13 Mart 2014 Perşembe günü ben ofisimdeyken annem aradı "Seda Çınar'ın ateşi var sanırım ama ateş ölçerle ölçmeyi başaramadım" diye. Annem hafif bir şey olsa beni asla aramaz belli ki mühim çıkmama 15 dakika vardı  hemen çıktım eve geldiğimde ölçtüm ki ateş 38.7. Elim ayağıma dolaştı Çınar annemin kucağında yarı baygın. Annem tüm kıyafetlerini çıkarmış sadece zıbını üzrerinde. Hemen bir ölçek Dolven verip ılık duş aldırdık. Nihayat eteşini 37 ye kadar düşürdük ki bu benim için hiç yeterli değildi çünkü oğlumun normal vücut ateşi 36.4 olur her zaman. O gece hiç uyumadım ki oğlum zaten 1 haftadır doğru dürüst uyuyamıyordu. Sık sık uyanıyor ve ağlıyordu. Cuma sabahı hemen doktora götürdük daha önceki yazımda bahsettiğim ilk doktoruna. Doktor muayenesini yaptı ve boğaz enfeksiyonu dedi bir antibiyotik daha verdi ve evimize geldik. Ben tekrar işime döndüm. Akşam iş çıkışı eve geldiğimde Çınar dedesinin kucağında oturuyor şen kahkahalar atıyordu ki birden öğürmeyle karışık öksürmeye başladı. Ben tam su verecekken öyle bir kustu ki burnundan dahi geldi. Sonrasında sürekli ve sık sık öğürüyor ama kusamıyordu. Hemen doktoru aradım acile götürmemi söyledi. Tam kapıdan çıkıyorken oğlum kucağımda bayıldı sanki havele geçiriyor olduğundan korktum çünkü kusmasıyla birlikte ateşi yükseldi. Acile vardığımızda hemen sıra geldi ve muayene eden doktor röntgen istedi. Sonuç bağırsaklarında aşırı miktarda gaz olduğuydu. Bir fitil verdi Emedor adında. Eve geldik fitili attık biraz rahatladı. Ama o gece yine uyumadık ve 4 kez daha kustuk. Cumartesi Doktordan randevu almak için aradım dolu olduğunu söyledi ki bir gün önce Çınarın durumunu bildirmeme rağmen. "Ben burada birşey yapamam acilde serum taksın zaten yoğunum" dedi. Bu nasıl doktorluk yemini nasıl bir vicdansa inanın şok oldum. Sonsuz güvendiğim ve inandığım bir doktorun bunu yapması beni gerçekten inanç konusunda bir kez daha şüpheye düşürdü. Biz de bekleyelim kusarsa acile gideriz diye bekledik. Akşam üzeri Çınar uyurken uykusunda kustu tekrar hemen apar topar acile gittik acilde Cantürk adında bir doktor vardı ve gerçekten çok yardımcı oldu kan alındı ateşi 39 du serum takıldı ve bize çocuğun tekrar kusarsa yatması gerektiğini söyledi. O gece canım kardeşim ve eşi bizde kaldılar çünkü babamızda aynı şekikde kusma ve ateş yaşadı. Neyse ki babamız 1 günde toparladı.Pazar ve Pazartesi gününü sorunsuz atlattık.Ben tekrar iş yerinden yıllık izin aldım her şey normal gibi görünürken Pazartesi gecesi Çınarım tekrar gaz sancısı çekmeye başladı ki bu kez fitile rağmen. Yemek yemek istedi ben de bir tabak çorba içirdim ve ardından öğürmeler başladı kusamadı ama çok kötü oldu. Karnına sıcak havlu koydum, yeni doğduğunda kolikleri önlemek için içtiğim bitki çayından yapıp içirdim neyse ki bunlar bizi rahatlattı ve 3 saat kadar uyudu. Salı sabahı hemen Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Pediatri uzmanı Dr. Filiz GEBEŞOĞLU' na gittik. Muayenede Çınarın karnındaki gazı hemen farketti ve şikayetlerimizi anlatırken beyaz kaka Doktoru rahatsız etti. Hastalığı Rota Virüsü ' ne benzettiğini bir ihtimal daha olduğunu onu da testlerden sonra konuşacağımızı şimdi hemen yatış işlemlerini başlatmamızı söyledi. Allahım o an eşimle nasıl ikiye bölündük eşim hemen yatış işlemleri için gitti ben de röntgen odasına indim ama elim ayağım tutmuyordu ağlamaktan içim dışıma çıktı. Eşim geldi hemen röntgeni çektirdik ve odamıza gittik.
Bir annenin en kötü günü sanırım en çaresiz olduğu andır ve ben ne yapacağımı bilmez bir halde boş boş bakıyordum etrafa. Sakinleştirmek zorunda olduğum bir çocuğum ve sakinleştirmek zorunda olduğum çaresiz yüreğim vardı. Çınarım serumu takılırken ağlıyor ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Neden hastanede yatıyoruz, doktor neyden şüphelendi, rota virüsü ne tüm bunlar kafamda dolanırken hemşire geldi ve 4 tüp kan aldı. Ardından idrar tahlili için poşet, kaka tahlili için kutu verdi. Eşim hemen evimize gitti eşya almak için. Tek başımaydım. Serum Çınar'ı biraz yordu. Odaya geçmeden önce de yemek yemişti o da yine gazlanmasına neden oldu. Kalp ve bağırsak ultrasonu için aşağı inmem söylendi. Bağırsak ultrasonunda çok ağladı bu virüs bağırsağın tüm işlevini alt üst edip bağırsağı gazdan kitliyormuş, hiçbir organı görünmedi gazdan. Ardından kalp ultrasonu biz artık harap bir halde odamıza döndük. Kimse birşey demiyordu. Tekrar odaya geldiler ve bir tüp kan daha alındı. Ardından babamız, teyzemiz, eniştemiz,babaannemiz,dayımız, Dedemiz, Eda'nın eşi Emrah geldiler. Annem Bafra'daydı dedem yoğun bakımda olduğu için annem de çıktı geldi. Ben biraz güçlendim. Doktorumuz geldi muayeneye Rota virüsü olduğunu sadece yoğurt çorbası, haşlanmış patates, yoğurt gibi gıdalarla sık ve az beslemem gerektiğini söyledi. Çınar'ın kusmaması gerekiyordu. Canım dostum Nermin hemen yoğurt çorbası yaptı ve getirdi. İnsanın böyle zamanlarda dostlarının yanında olması gibi bir duygu yok. Çorbayı içer içmez Çınar yine kötüledi. Tam 2 saat süren bir kriz daha geldi oğlum resmen elimde deliriyordu ve kimseler bir şey yapamıyordu. Benden kimseye gitmiyor yatmıyor,oturmuyor sadece çıldırmış gibi ağlıyordu. Öğürüyor kusamıyor sadece ağlıyordu. Gözüm kararıyor başım dönüyordu o an biri çocuğu benden alsa yere yığılırdım. Ama güçlü olmalıydım, dik durmalıydım, oğlum için bunu yapmaya çalışmalıydım. Çınar'ı sakinleştiremeyince hemşireye haber verdik ve hemşire hemen bir şurup içirdi ardından Çınar yarım saat sonra uykuya daldı. İlk defa o gece uyudu. Sabah uyandığımızda çok daha iyiydik.
Neşeli uyandık. Serum artık bir kabus olmaktan çıktı aksine bakıp bakıp gülmeye başladı. Göz altındaki çöküklüğü görebiliyorsunuzdur. Doktorumuz geldi ve bugün eğer kusmaz ise taburcu olabileceğimizi söyledi. Akşam 4'e kadar bekledik, akşam 4'ten sonra taburcu olduk. Doktorumuzun yanına girdim ve bana neler yapmam gerektiğini söyledi. Sık ve az beslenecek, ilaçları 1 ay düzenli kullanacak, daha çok sıvı gıdalar alacak, 1 ay sonra tekrar ultrason çekilecek. Sağ böbreğinde genişlik var ona da bakılacak. Kustuğu an haberinin olmasını söyledi. Ve hastaneden ayrıldık. Şimdi evdeyiz. Ve bir ay boyunca takibimizde. Şimdilik iyiyiz. İlaçları red etmiyoruz. Yemekte biraz sorun yaşıyoruz sık yemek istiyoruz ama iştahımız açıldı az yemek istemiyoruz. Daha çok kek ve katı gıdaları istiyoruz. Hayatımın en zor günleriydi. Anneliğimin bu ilk sınavında bir hayli zorlandım, çaresiz kaldım ve çok dua ettim evladımın sağlığı için. Onsuz yapamayacağımı bir kez daha anladım. Onu ne kadar çok sevdiğimi anladım. Ağlamaktan yorgun düşmüş bünyemin nasıl hala ayakta kalabildiğine şaşırdım. Ve çocuğumu zamanında mikroplarla tanıştırmadığım için kendime çok kızdım. Doğduğundan beri emziğini sürekli yıkadım, oyuncaklarını yıkadım, bunları yapmasa mıydım. Kendimi suçladım durdum nerede neye dikkat etmedim diye. Bu hastalığın bir salgın olduğunu ve bu mikrobu taşıyan çocuklardan bulaştığını da biliyorum ama bir yerde ihmalim var diye kendimi hiç affedemiyorum. Uyumadığı gecelerde uyumak için içten içe ona kızdığım gecelerden utanıyorum.
Allah'ım kimseyi evladıyla sınamasın. Ne olur çok dikkat edin ve eğer yapabiliyorsanız mevcut tüm hastalıklar hakkında ve belirtileriyle ilgili araştırmalar yapın. Bu hastalığın ölüme yol açtığını öğrenince kanım dondu. Doktorumuzun neden bu kadar paniklediğini daha iyi anladım. Çocuğumun rengi solmuş yüzünü o delik deşik olmuş pamuk ellerini gördükçe yüreğim kanadı. Küçücük bir gülüşünde gözlerimden yaşlar döküldü.
Bu günü ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Biliyorum ki bu annelik yolundaki ilk sınavım. Tek duam bundan sonra ki sınavlarım daha hafif olsun. Şunu çok iyi anladım ki eğer anneysen ne kadar güçsüz olursan ol evlat bir şekilde seni güçlü tutuyor.

Ben de çok hastalıklarla büyümüşüm annem hala anlatırken gözleri dolar. Şimdi hayat yolunda söylemekten asla yorulmadan söyleyeceğim ki annemi bir kez daha iyi anladım.  Ve bu süreçte telefonla arayan, gelen tüm sevdiklerimize sonsuz teşekkürler.

Herkese kucak dolusu sevgiler...

Edoşum Beni Mimlemiş. İlk MİM'im ve çok heyecanlıyım...

Canım kuzenim Duruca Yaşamak bloğunun güzel sahibesi beni Mimlemiş ve ben de hemen cevaplıyorum sorularını...

1) NEDEN BLOGUNUN ADI..........?

Çınar'a hamileyken bir blog açmıştım Çınarın Gölgesinde diye fakat hamileliğin getirdiği zorluklar derken yarım kalmıştı. Daha sonra Çınarım doğduğunda ve biraz gelişim gösterip toparlak bir çocuk olduğunda annem O'nu severken "Dossa Dossa Dossa Ballı Dossa  " diye sevmeye başladı. Ben de Çınarın tüm gelişimlerini kaydetmek ve gelecekte de kendinin her bir anını görebilmesi için yeni ve devamlı bir blog açmak istedim ve daha güzel bir isim olamazdı.

2) EN VAZGEÇEMEDİĞİN KİTABIN ?


Bu kitabı seneler önce okudum ve hala zaman zaman hatırlarım. Okurken kesinlikle keyif alacaksınız mutlaka tavsiye ederim.

3) KENDİNLE İLGİLİ 3 DOĞRU 1 YALAN 

1. Konuşmayı çok seviyorum ve sadece konuşabileceğim insanlarla daha güzel anlaşıyorum. Sus pus insanlardan nefret ediyorum. 
2. Şu hayatta kıyamadığım tek insan "yaşlılar" ve "çocuklar" nedense her ikisini de birmiş gibi düşünüyorum.
3. Özgüvenim çok yüksek olsa da çabuk kırılabiliyor ve bunu maalesef asla saklayamıyorum. Politik değilim yani.

1 yalana gelince

* Zayıflamayı hiç istemiyorum kilomla çok mutluyum (!)


Canım kuzenim sana çok teşekkür ediyorum ve sanırım benim de üç kişiyi mimlemem gerekiyor. 

*çok sevdiğim ve mutlaka takip ettiğim canım arkadaşım Esracığım ( Esranın Gezegeni)
*Yine blogunu zevkle takip ettiğim minik Ada'nın güzel annesi (Ada ve Biz )
* ve son olarak yazılarını kahvemi yudumlarken büyük bir zevkle okuduğum Hayal Kahvem

herkese kucak dolusu sevgiler...

10 Mart 2014 Pazartesi

Boğaz ve Kulak Enfeksiyonu :(

İki hafta önce Eyvah Eyvah 3'e gidelim dedik. Dossa'yı Anneanneye bıraktık gel gelelim film bitti eve döndüğümüzde oğluş uyumuştu. Ancak uyku demeye bin şahit ister sürekli sürekli uyandı sabaha kadar hiç uyumadı desem yeridir. Ertesi gün iş var ve ben zombi gibi işe gittim. Sonrasındaki bir kaç gün de uyumadı en son Cuma sabahı hafif burnu aktı inşallah hasta olmuyordur derken o gece dirhem uyumadığı gibi nefes de almadı. Allahım ettiğim duaları, göz yaşlarımı ben biliyorum. Sabah hemen doktorumuza gitmek için randevu aldık kendi doktorumuz doluymuş sekreter hanım hiç bir şekilde bir esneklik sağlamadı ısrarla "çocuğumu doğduğu günden beri takip ediyor lütfen kolaylık sağlayın" dedim ve Sekreter hanım hiçbir şey yapamayacağını söyledi. İkinci doktorumuz da dolu olmasına rağmen sekreteri hemen şikayetimizi sorup bizi yan hasta olarak alabileceğini söyleyince düştük yollara. Yol bana hiç bitmedi. Uzun bir bekleyişten sonra muayeneye girdik ve sonuç gerçekten korktuğum gibiydi. Boğaz ve Kulak Enfeksiyonu! Hatta bademciklerimiz yaşına göre büyükmüş şimdilik bir şey yapmayacakmışız ama ilerleyen günlerde değerlendirilebilinirmiş. Doktorumuz önlem amaçlı kan tahlili alalım dedi Tanrım o tahlili aldırmamız gerektiğini bilmesem dayanamazdım sanırım. İğneyi o küçücük pamuk elinin üzerine batırdı damarı bulamayınca gezdirdi, bir kez olsun iğneye gık demeyen yavrum gözyaşları içinde annneee diye ağlayarak sabretmeye çalıştı. Elini dahi çekmedi zorluk bile çıkarmadı sadece ağladı. O pamuk elde damar bulunamayınca koluna, ordan diğer elinin üstüne ve en son sol kolunda damar bulundu, içerde oğlumun dışarda benim gözyaşlarımız anlatılamazdı. Ben dışarda beklerken (beni kan tutar dayanamadığım için hemşire beni dışarı çıkardı ) dedim ki kızım ne olursa olsun çok çok bayılırsın oğlun anne diyor gir içeri... Girdim ve "annem burdayım" dedim o dolu dolu gözlerle bana bakıp ağlayan yavrumu nasıl sakinleştirsem ne yapsam hiç bilemedim. Çaresizlik bir annenin en zorlu sınavı olsa gerek. Bu arada ben dışarda ağlarken beni yatıştırmaya çalışan teyzeye de buradan sonsuz teşekkürler. Bu şekilde işe gitmek olmazdı 5 gün izin aldım ve çocuğumu iyileştirmek için kolları sıvadım. Babaannemiz-dedemiz, Anneannemiz-dedemiz, teyzemiz-eniştemiz, Dayımız (dayı oğlum) beni hiç yanlız bırakmadılar insanın seven kocaman bir ailesi olması ne kadar güzel, ne kadar kıymetliymiş.
Neyse ki koşup oynamaları, neşesi hiç azalmadı. Beni en çok mutlu eden de enerjisinin devam etmesiydi. İlaçları kullandıkça iştahı açıldı ve gece uykuları daha rahat olmaya başladı. 1.5 yaş aşımızı da doktorumuza sorduk izin vermedi ve o yüzden bir hafta sonraya erteledik.  Geçtiğimiz hafta Cuma günü de aşımızı olduk, o kan alma travması kalıcı olur ve iğneye tepki veririz diye hayli korktum ama yavrum hiç sorun yaşatmadı. Hala "anneciğim doktor teyze sana ne yaptı" diye sorunca iki elinin üstünü ve kollarını gösteriyor sonra da doktor teyzemizin yanağından fıstık aldığını gösterir o çok sevdiği hareketi yapıyor. Allah'a şükür atlattık ve çok iyiyiz şimdi. Bir de tüm bunlar olurken 4 tane diş çıkardık. Anne olduğunu insan en çok bu zamanlarda anlıyor. Allahım kimseleri evladıyla sınamasın. Çocuklarımızla mutlu huzurlu günler dileğiyle... Neşen, kahkahan hayatımdan hiç çıkmasın güzel oğlum. O gözlerin hep gülsün hiç ağlamasın...

Sevgiyle...



19.ay :  
Boy: 88 cm
Kilo: 13.3 kg
Baş çevresi :50 cm