17 Şubat 2014 Pazartesi

Anne Sütünün Antibiyotik Kullanımı Gerektiren Hastalıkları Azalttıgını Biliyor Muydunuz?

Sevgili anneler, anne sütü mucizedir, bebeğiniz ilk doğduğu andan itibaren büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji ve besin ögelerini içerir. Eşsiz içeriği ile bağışıklık sistemi gelişimini destekler, antibiyotik kullanımı gerektiren hastalıkları azaltır.

Bebeğinizin bağışıklığını guclendirmek için onu 2 yaşına kadar anne sütü ile besleyin. Anne sütü alımı azaldığındaysa bebeğinizin bağışıklığını Aptamil ile desteklemeye devam edebilirsiniz.

Detaylı bilgi için tıklayınız.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

11 Şubat 2014 Salı

Oğluma Mektup...


31 Aralık 2013 tarihinde "Oğlunuza 20 yıl sonrası için bir mektup yazın" yarışmasında katıldığım mektup...
Öyle yoğun ki hislerim... Bu mektubu öyle bir ruh haliyle yazıyorum ki... Her gece uykunda seni seyrediyorum, kesik kesik aldığın nefesi dinliyorum. Masumluğunu izliyorum. Öyle huzurlu, öyle mutlu uyuyorsun ki... Tüm geceme huzur katıyorsun.Zaten bu hayatta huzur bulduğum tek yer senin o cennetten gönderilmiş kokun. Bir evlat yetiştirmek ne zormuş, ne zorlu şartlarda büyütüyorum seni bir bilsen. Ama yine de tek bir anımdan şikayet etmiyorum. Senin bir gülüşün,  "Anne" deyişin tüm dünyama renk,ışık katıyor. Bugün daha 16 aylıksın oğlum. Büyüyeceksin ve hayatın zorlu yanlarıyla tanışacaksın.Bunlar seni asla yıldırmasın. Asla hayatı suçlama başarısız olduğunda. Başaramamaktan sakın korkma, bir daha dene, bir daha bir daha... İnsanları kırmaktan hep kork. Seni üzenlere, sana haksızlık edenlere sakın geri dönüşü olmayan cümleler sarf etme.Önce Allah'a havale et sonra bekle. Bir ceza vereceksen de bu zekanla, aklınla olsun. Sakın yumruklarına güvenme. O yumruklar bir dağı ikiye bölebilecek kadar güçlü de olsa sonrasında acıyan yine senin yumrukların olacak. Hayat zor gibi görünse de aslında çok güzel yavrum. Sadece sevmeyi bil. Ama önce kendini sev. Kendinle barışık ol. Etrafında çok insan olması önemli değil, seni gerçekten seven bir kaç kişi de yeter sana. Sağlam dostlukların olsun. Sevginin gerçek olduğu, yalın olduğu, çıkarsız,hesapsız olduğu yüreklerde çağlasın adın. Her zaman hayat başarı getirmez mutlaka yanılgıların olacak, hatalar yapacaksın ama asla hatanı başka hedefler üzerinden ört bas etme. Mağrur ol, sükutla hatanı kabul et ve düzeltmenin yollarını ara. Hatalı olmak ayıp değil oğlum, hatayı başka şeylerde aramak ayıp. Özür dilemekten korkma. Özür dilemek erdemdir. Özür dilemek zorunda olduğun hatalar yapmamaya çalış, yaparsan da özrünü dile. Bu seni yüceltir. Evleneceksin, çocukların olacak... Yuvana sahip çık evladım. Asla mutluluğu başka şeylerde arama. Sen bir erkek olarak ne kadar huzur,mutluluk verirsen o kadar karşılığını alırsın. Eşini hoş tut, sakın eşinin eksikliklerini yüzüne vurma. Mevlana'nın dediği gibi eşinin kusurlarını örtmekte gece gibi ol. Sen koruyucu,kollayıcı ol ki eşin yuvasında huzurla,güvenle kalabilsin. Asla eşinin ailesini kötüleme,hiç tasvip etmeyeceğin durumlarla karşılaşsan bile bunu eşinin yüzüne vurma bil ki eşin zaten mahcuptur bir de sen mahcup etme.Çocuklarına her zaman sabırlı,sakin bir baba ol. Bilsinler senin her durumda yanlarında olacağını ancak yine de bu hayatta tek başlarına var olabileceklerini.Asla yuvanı kendi anne-babanda gördüğün gibi şekillendirmeye çalışma. Sen her zaman kendiniz için doğru olanı yap ve bizim seni hep seveceğimizi bil.Hayat çok kısa yavrum kalp kırmaya,gönül koymaya vakit yok. Dolu dolu yaşa hayatını ve dolu dolu yaşat...Ben 20 yıl sonra hayatında olur muyum olmaz mıyım bilemiyorum yavrum. Hayatın bizlere ne getireceğini asla bilemeyiz. O yüzden bu sözlerimi hiçbir zaman unutma. Kıymetlim,cennet kokulum,yaşama sebebim; şu hayatta inan bir tek gülüşün için yapamayacağım olmaz o nedenle gülen yüzün hiç solmasın ve sen de asla gülen bir yüzü soldurma... 20 yıl sonra ben 50 sen ise 21 yaşında olacaksın. Nerede,ne şekilde oluruz o zaman hiç bilmiyorum. Ama her ne olursa olsun seni asla bırakmayacağımı ve hep çok seveceğimi unutma. Sen bana Annelik duygusunu tattırdın senin sayende ben Allah katında bu kutsal göreve layık oldum. O nedenle tek dileğim her zaman mutlu, huzurlu ve iyi yerlerde olman. Seni çok seven ANNEN...


10 Şubat 2014 Pazartesi

Emzirme dönemi artık sona erdi...

15. ayımıza girdiğimizde Çınar artık eskisi kadar emmemeye başlamıştı. Önceden işten geldiğimde hemen "mem mem" diye kucağıma atlayan oğlum, ben sormadan gelmez oldu. Emdiği zaman da biraz emip bırakıyordu. Ben acaba bırakıyor mu yoksa bir süreç mi diye düşünürken 16. ayımızda artık hiç emmemeye başladı. Ben emzirmeye çalıştığımda da istemedi. Önceleri çok ağladım. Bilmiyorum her anne böyle hisseder mi kendimi çok terk edilmiş gibi hissettim. Hatta abartıp beni artık sevmeyecek, artık bana bağı kalmadı diye bile düşündüm.

Sonra doktorumuzu aradım ve durumu açıkladım. Doktorumuz beni rahatlattı. Yeme problemi yaşamadığı için ve güzel beslendiği için anneyi bırakmasının çok normal olduğunu hiç bir şekilde ısrarcı olmamam gerektiğini 18. ayımız bitene kadar devam sütüyle 18. ayımız bittiğinde de taze inek sütünü kaynatıp içirmemin yeterli olacağını söyledi. Rahatladım ama yine de kendimi eksik hissettim hep. Devam sütünü Çınar Bey istemediler. Ben de bu ayımız bittiğinde inek sütüne başlayacağım. Yoğurt ve peynirle aramız çok iyi sadece yumurtayı haşlanmış yemiyoruz. Umarım sütü de sever ve içer. Düşünüyorum da doğduğundan beri hiçbir zaman bana öyle büyük zorlukları olmadı yavrumun. Yani ilk üç ayına kadar koliklerimiz oldu ki onlar normaldi. Onun dışında diş aşamalarını bile öyle büyük sancılar çekerek yaşamadık. Yemek konusunda da hiç bir sorun çıkarmadı. Emzirme konusunda da kendiliğinden bırakması sanki iyi oldu. Çünkü ben bıraktırmaya karar verdiğimde o da ben de bir hayli yıpranacaktık. O emmek isteyecekti, ben emzirmemeye çalışacaktım derken hırpalanacaktık her ikimiz de. Canım oğlum her zamanki gibi beni yine üzmedi, yormadı. Allah'ım dilerim bu hep böyle gider ve oğlum hiçbir zaman beni, kimseleri üzmeyen, yormayan kendi kendine yetebilen ve bununla da mutlu olan bir birey olur. Ben emzirme sürecini böyle kapattım. Dilerim yolun başında olanlar da bu süreci en hafif şekilde atlatırlar...



Sevgiyle...

4 Şubat 2014 Salı

Koreli Bir Gelin İstemiyorummmmm!!!

Hamileyken eğlenceli olsun diye ve bana da neşe katsın diye hareketli müzikler dinledim hep. Bunların içinde ne yazık ki PSY -Gangnam Style de vardı. Ay dinlemez olaydım. Nasıl böyle bir hata yaptım? Oğluş yaklaşık 7. ayından itibaren Gangnam Style dinliyor. Öyle ki televizyon,bilgisayar, telefon,ışıklı ve müzikli bütün oyuncakların adı GANG... Sabah  uyanıyoruz;
Ben: Merhabaa günaydın canım oğlummmm (burada öyle sevimliyim öyle sevgi doluyum ki)
Çınar:  Anne Gang
Ben: Oğlum ne Gangı sabah sabah hadi kahvaltı yapacağız
Çınar: AAAAAA GANGGGGGG!

Gece yatmadan önce;
Ben: Anneciğim hadi uyku zamanı artık bak bütün çocuklar uyumuş
Çınar: De? (dede)
Ben: Dede de uyumuş
Çınar: Ne? (Anneanne)
Ben: Anneanne de uyumuş
Çınar: Teyz? (Teyze)
Ben: Teyze de uyumuş
Çınar: Ala? (Hala)
Ben: Hala da uyumuş
Çınar: GANG?
Ben: GANG da uyumuş anneciğim hadiii...
Ve çınar uyur...
Güne böyle başlıyoruz ve günü böyle noktalıyoruz. Evin her yerinde aynı anda Gang çalıyor telefonda Gang, Gang çalan bütün oyuncaklarımız açık çıldırmak işten bile değil. O her ne yaparsa yapsın Gang hep çalacak. Ve oyuncaklarımızın büyük çoğunluğu gang çalıyor. Ola ki babamlara gitmişsek yandık. Bilgisayarı rehin alıyor ve sürekli gang... Eve kesinlikle bilgisayar sokmuyoruz bu eşimle ortak kararımız. Şimdi soruyorum size; siz benim yerimde olsanız Koreli bir gelin ister miydiniz?

Sevgiyle...

Uzun Bir Aradan Sonra


Uzun bir aradan sonra "merhaba"... Neredeyse 3 ay oldu uğramayalı... Şöyle bariz bir nedeni de yok aslında. Bir çok blog okudum bu süreçte ve hemen hemen herkesin belli sürelerde küçük/büyük kopmalar yaşadığını gördüm. İç sesimin ve vicdanımın sesini biraz olsun durdursa da bu yine de her gün blogu açtım, yayın sayfasına girdim ve sonra kapatıp günlük rutinlere döndüm. Sonra fark ettim ki yazdığım dönemlerde kendimi daha özgür ve daha mutlu hissetmişim. Yorumlarla pekişmişim ve kendi duygu ve düşüncelerimi ifade ediş biçimimi yer yer sevmiş, yer yer ise beğenmemişim. Yani yazmak ruhumu açmış. Dossam'ın ilerde belki okuyacağını düşlemek ve ona şimdiden buradan seslenmek aslında yeri doldurulamaz bir duyguymuş. O nedenle tekrar yazmaya karar verdim. Tabi bu arada tüm blogları da düzenli takip etmeye, varsa görüşlerimi bildirmeye de karar verdim.

Dossam bu ay itibariyle 18. ayının içinde ve artık gerçekten çok yol kat ettik. Yürümeden koşmaya ve hatta zıplamaya geçtik. Kendimizi çok rahat ifade edebiliyoruz ancak hala hece ile konuşma sürecindeyiz. Çok şükür uyku, yeme gibi fiillerde sıkıntımız yok. Bu arada bir de kuzen bekliyoruz. Canım kardeşim 8 haftalık hamile ve sabırsızlıkla kuzenimizi bekliyoruz. Gelişmeler ve değişimlerle burada olacağım.

Sevgiler...