27 Eylül 2013 Cuma

Kendime çok kızdım çok...

Hafta başından beridir "Süper Dadı" adlı Trt 1 yapımı programı izliyorum. Eski bölümlerini de İnternet üzerinden takip etmeye çalışıyorum. Pedogogların tutumları ve çocuğu eğitme konusundaki tavırlarına hayran kaldığımı söylemeden edemeyeceğim. Bir çocuğu yetiştirirken öncelikle sakin, sabırlı ve en önemlisi kararlı olmak şart. Bunun yanında sınırlar konmalı çocuğa. Yani sınırsız özgürlük ya da kurallarda esneklik tanınmamalı. Bir de şu dikkatimi çekti; çocuğa belli kurallar koyduktan sonra ona bir düşünme molası veriyorsunuz. Bunu yaparken öncelikle yaşı 5'ten büyükse "düşünme odası" yaşı 3,4,5 ise "düşünme paspası" belirliyorsunuz. Yalnız şu var "düşünme odası" olarak belirlediğiniz oda çocuğun odası olmamalı. Bunun için en uygun oda ebeveyn odası. Daha sonra ev içi kurallar koyuyorsunuz örneklemek gerekirse; büyüklere karşı gelinmeyecek, evdeki eşyalar sağa sola atılmayacak vb. gibi. Sizin evinizde neleri kural olarak belirleyeceğinizi çoçuğunuz zaten belli ediyor. Bu kuralları da bir kartonda görsel olarak hazırlıyorsunuz ve duvara asıyorsunuz. Bu konuda çocuğu bilgilendiriyorsunuz. Diyelim ki çocuk evde size karşı geldi, bir defa uyarıyorsunuz, uyarıya uymadığında asla iletişime geçmeden alıp onu düşünme odası/düşünme paspasına götürüyor ve orada yaşı kadar dakika boyunca kalmasını sağlıyorsunuz. Durmak istemeyecektir kararlı, sakin ve sabırla her defasında alıp tekrar aynı yere götürüyorsunuz. Süresi dolduğunda çocuğun boy hizasına eğilip; " bu paspasta/ odada bana karşı geldiğin için kaldın. şimdi benden özür dilemeni istiyorum." diyorsunuz. Çocuk özür dilediğinde ona sevgiyle sarılıp öpüyorsunuz. Burada önemli olan şu; düşünme odası/paspas asla bir tehdit olarak kullanılmamalı ve belirlenen kurallar dışında bir davranışla karşılaşıldığında bu uygulama yapılmamalı. Çünkü siz bu uygulamayı sadece belirlediğiniz kuralları ihlal ettiğinde devreye sokmak için çocukla anlaştınız.

Bunun yanında çocuğa kendi kendine uykuya geçme yetisi kazandırmanın da yolları var. Çocuğu babası yatağına götürüyor ve yatırıp ona bir hikaye okuyor. Daha sonra ışığını kapatıp odasından çıkıyor. Çocuk yatağından çıkıp dışarı çıkarsa, baba tekrar sakin,sabırlı ve kararlı bir ses tonuyla yatağına yatırıyor ve bunu yaparken asla iletişime geçmiyor. Tüm bu uygulamaların yanında ödül uygulamaları da var. Ben bu şekilde eğitimin çocuğa bir disiplin getireceğine fazlasıyla inanıyorum.

Asıl anlatmak istediğim konuya gelirsek; programın bir bölümünde 17 aylık bir çocuk vardı ve anne çocuğu ayağında sallıyordu. (Ben de ayağımda sallayarak uyutuyorum.) Pedegog bunu yanlış buldu ve ona kendi kendine uyuma yetisi kazandırmak için kolları sıvadı. Anne çocuğu yatağına yatırdı defalarca çocuk ağlayarak kalktı ve anne her defasında göz teması kurmadan çocuğu yatırdı. Sonunda çocuk kendi kendine uyudu. Ben de bunu yapabilirim dedim ve daha 13. ayına yeni girmiş olan yavrumu 2 gece önce uyku zamanı geldi diyerek aldım yatağına götürdüm ve yatırdım. Çınarım önce yatmak istemedi kalktı ben tekrar yatırdım. Oyun sandı gülmeye başladı ve her defasında bana sarılmak istedi ben tekrar tekrar hiç konuşmadan, göz teması kurmadan onu geri yatırdım. Bir süre sonra yastığını alıp göz yaşları içinde bana getirdi ben alıp tekrar yatırdım. En sonunda öylesine korktu ve ağlamaya başladı ki ben daha fazla direnemedim. Çünkü onu istemediğimi düşündüğünü fark ettim. Hiç böylesine ağlamamıştı kaldı ki benim yavrum çok düzenli yemeğini yiyen, uykusu gelince bunu belli eden ve iki dakika sallayınca uykuya geçen bir çocuk. Ona böyle bir uygulama için henüz erken olduğunu düşündüm ve o göz yaşlarıyla bana sarılmaya çalışırken onu kendimden uzaklaştırıp yatağına yatırdığım için kendime çok kızdım. Neredeyse tam 1 saat sakinleşemedi canım oğlum. Evet uygulama gayet güzel ve yerinde ama sanırım bizim daha zamanımız var. Öncelikle bunun için benim hazır olmam şart gibi görünüyor. Kesinlikle her istediğini yapmak isteyen ve kurallarda esnek olacak bir anne değilim ama bu konuda sanırım biraz esnek olacağım ve onu hırpalayarak uyutmak yerine uykuyu ona eğlenceli bir hale getirerek uyutmamın daha etkili olacağını düşünüyorum.

Tavsiyem programı mutlaka izleyin ve sizin çocuğunuza uygun olan eğitim şeklini belirleyip çocuklarınızı yönlendirin. Düzenli çocuk düzenli bir gelecek demek bunu anlayacaksınız. Ama benim düştüğüm hataya asla düşmeyin...

Mutlu hafta sonları...

Sevgiyle...
Not: Süper dadı her akşam saat 23:00'da TRT 1 de...



Banyodan çıkmak istemediği için çok kızgın... :)

17 Eylül 2013 Salı

KISA BİR ÖZET

Uzun zamandır yazamadım. Çok iyi bir blogger olamadığım konusunda kendimi sorguluyorum ama sanırım hayatın koşturmasına yetemiyor bünyem. Çok koşturmalı yaşamların insanı olarak bilirim ben kendimi ama bazen bir yerlerde takılıp kalabiliyor insan. Zaman zaman kendi kendime yazıyor olduğumun verdiği tuhaf bir duygu da var. Ama çok takılmıyorum buna. İsterim tüm takipçisi olduğum blogların yazarlarının düşüncelerini paylaşmalarını ama dedim ya ben ne kadar başarabiliyorum bunu? 

Küçük bir kendi kendi muhakeme yazısından sonra geçelim geçen günlerin özetine... Paşamın doğum günü çok güzel geçti. Her ne kadar benim hazırlık sürecimde huysuzluk yapıp beni bir hayli bunaltsa da ben onu doğum günü çocuğu oluşunun şımarıklığına verdim. Anneanne,Babaanne,Teyze-enişte, Hala ve çok değerli dostlarımızla çok güzel bir doğum günü geçirdik. Dedelerimiz aramızda olamadılar bir daha ki sefere diyerek onları da anlayışla karşıladık. 

Artık 1 yaşında olan Paşa 5 Eylül' de ilk adımlarını attı ve büyüdüğünü bize gösterdi. Gerek onun heyecanı gerekse bizim heyecanımızı keşke doğru kelimeyi bulabilsem de ifade edebilsem. 
Çınar Taha kaç yaşında ?  :=)









Sevgiyle...