19 Haziran 2013 Çarşamba

Yorgun iklimlerin ırak mültecisidir artık zaman.
durduramazsın hani geçer gider yörenden
anılar dehlizine son kez bakmak bile geri getirmez gülen gözleri
sahi gülen gözler kan revan edilir mi
edilir...
dört mevsimin bir anda gelmesi gibiyse aşkın diğer yüzü
 kıştır hep elimizde kalan
kışın karlı soğuğundan mütevellit yorgun düşer yüreğin diğer yarısı
diğer yarısı yaralıdır çünkü
ağlarsın, dövünürsün, unutursun hatırlatılır
sil baştan dersin... sildirilmez
kıyılan , giden hayatın her bir anı diker gözlerini üzerine
yalnız değilsen bile ortada kalmışlığın gerçeğiyle yüzleşirsin
gidecek yerin vardır elbet ama vazgeçemediğin minik eller keser yolunu
o minik ellerin yüzü suyu hürmetine kan kusarsın
kızılcık şerbeti içecek yerin kalmaz...
bir zamanlar içinde canlar yaşattmaya çalıştığın, aşlar kaynattığın, deterjan kokusunu her bir köşesinden zevkle fışkırttığın o yuva mezar olur sana
ve sen o minik eller uğruna nefes alırsın o mezarda...


1 yorum: