22 Temmuz 2013 Pazartesi

NASIL GEÇTİ HABERSİZ...

Bu aralar fazla yazamaz oldum bloguma... Hayat koşturmasını bilenler bilir, iş ve ev arasında dokunan o mekik kimi zaman savuruyor da insanı anlayamıyorsunuz hiçbir şey... Fotoğrafsız olacak bu post ama şimdiden affola en kısa zamanda geliyor fotolar... Makinenin usb kablosunu evde unutmuşum ve iş yerinde dönüşmeli çalışmaya başladık ramazan dolayısıyla. Ben sekreterimizle dönüşmeli olunca haliyle pc bana ait olmuyor ve dolayısıyla ben de bu postu fotoğrafsız hazırlamak zorunda kalıyorum.

Bir önceki postumda yıllık izin alıp İzmir-İstanbul tatili yapma planımızdan küçücük bahsetmiştim ancak benim dünyalar tatlısı oğluşum aniden ateşlendi. Ateşimiz 40 ları bulunca soluğu hastanede aldık. Çınarımın kendi doktoru yıllık izinde olunca biz de başka bir doktora götürdük. Ayrınıtılı bir muayene sonucu yavrucağımın ağır bir boğaz yolu enfeksiyonu geçirdiğini öğrendik. Sürekli ateşini ölçmemiz gerekiyordu. Biz hiç o kadar yüksek ateş görmediğimiz için dijital koltuk altı ateş ölçerimiz vardı. Hastalık tüm çocukları huysuz yapar malum benim yavrum da o dijital ateş ölçerin koltuk altında duruşuna tahammül edemeyince biz de doğru Vatan Bilgisayar'dan Braun Kulaktan ateş ölçer aldık.


Gerçekten çok memnun kaldım ve Vatan Bilgisayarın yoğun ilgisine de çok teşekkür ederiz. Orada bizim Üniversitemizden mezun olan öğrencimiz de çalışıyordu (Ersin Demir) onun ilgisi ayrıca teşekkürü hak ediyor.








Böyle hastalıkla uğraşırken tabi tatile gitme fikrini iptal ettik. Yıllık iznimi de canım oğlumla birlikte evde geçirdim. Bu süreçte canım kardeşimin kayınvalidesi uzun süredir kanserle uğraşıyordu. En son beyninde tümör çıktı ve çok kısa sürede tüm vücuduna yayıldı. Allah'ım yattığı yeri mekan etsin O'nu kaybettik ve ölümün bu denli yakınımıza gelmesi beni biraz ürküttü. Bu hissi yıllar önce canım Dayım Ferda Yılmaz'ı kaybettiğimde hissetmiştim. Sevgili damadımız Tolga, kardeşleri Çağrı ve Tuğrul çok erken yaşta annelerini kaybettiler ve biz hala sanki Mükerrem teyzemizi hastanede yatıyor gibi hissediyoruz ölümü o hayat dolululuğuna o cıvıl cıvıl esprilerine hiç mi hiç yakıştıramıyoruz. Hastalığıyla ilgili, dökülen saçları ve kaşlarıyla ilgili öylesine espriler yapardı ki inanın hayatınızda kendi hastalığını bu denli kabul etmiş hayat dolu bir insan çok az tanımışsınızdır. Ruhu şad olsun ve mekanı cennet olsun...

Oğlumun gelişimlerinden bahsetmeden olmaz... 5. dişimiz çıkmak üzere yani beyaz bir pirinç tanesi görünüyor artık üst sağ tarafta. Bunun yanında artık rahatça tutunup kalkıyoruz hatta bir kaç saniye day day duruyoruz sonra tabi popomuzun üzerine düşüyoruz ama azmimizi hiç kaybetmiyoruz. Öyle hareketliyiz ki bir saniye yerimizde durmuyoruz ve tüm çekmeceleri büyük bir zevkle alaşağı ediyoruz. Herkes ve özellikle büyüklerimiz yaşını karşılayacağını söylüyor, umarım öyle olur diyorum ama şimdi bu denli hareketliyken yürümeye başlayınca ne yaparım diye de düşünmeden edemiyorum. Yaşayacağız ve göreceğiz...Söylenenleri çok net anlıyoruz mesela elimizde ekmek ya da çubuk kraker yiyorsak "bana da ver hadi" dediğimizde hemen uzatıyor, etrafındaki herkese yediğini yedirmek istiyor, kendi yemek yemek için çabalıyor, anahtar ve gitmeyi birbirine bağladı anahtarı eline alınca baş baş yapıyor. Telefonun konuşma aracı olduğunu çok iyi biliyor eline telefon almışsa "aloo" dediğimizde kulağına götürüyor. Kumandayı televizyonla eşleştirdi kumandayı eline alınca televizyona uzatıyor kanal değiştiriyormuş gibi. Silme işlemimiz tam gaz devam ediyor eline bir bez veya ıslak mendil almasın yeter ki her yeri bir güzel siliyor. Tamamen taklit dönemine girdi sanırım ne görse onu yapıyor. Balonlar en çok sevdiği oyuncaklar dedemiz de (babam) bol bol balon alıyor torununa. Elini gözlerine kapatıp daaa deyip açıyor. İşaret parmağıyla her şeyi göstermeyi öğrendi. İsteklerini çok rahat işaret parmağıyla işaret ederek isteyebiliyor ve suya "buu" diyor. Doğum günümüz yaklaşıyor bir ay sonra 1 olacağız ve hazırlıklara yavaştan başladık. Geçen akşam babaannemizi iftara aldık bununla ilgili postumuz çok yakında geliyor.


Not. Üç tane misafirim daha gelmiş bloguma... Hoş gelmişler safa getirmişler dilerim zevkle takip ederler...

 Sevgiyle...

2 yorum:

  1. ikiz kızlarım doğmadan önce,yakın bir arkadaşım hastayken kulaktan ölçtürmüyor çocuklar ateşi dediğinden ben de chicco alından ateşölçer almıştım!
    Üstüne bir de dijital olanını aldık ama ilk yüksek ateş sınavında kendimizi doğru çıkması adına eski civalı dereceyle koltukaltından ölçerken bulduk!
    Bu yıl ben de bu kaosa son verip bundan aldım inanılmaz memnunum!
    herşeyden öte doğru sonuç verdiğine eminim ayrıca hastayken nazlandıkları ve kulaktan ölçtürmedikleri doğru ama yapacak birşey yok malesef!

    umarım çok kullanmak zorunda kalmayız!!!
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bizim de doktorumuz en sağlıklısının o civalı ya da koltuk altı dijital dereceler olduğunu söyledi hatta bu alından ölçerleri asla tavsiye etmedi. Kulaktan ölçerlerin de iyi olabileceğini söyledi.Biz de bunun üzerine aldık Braun'u ve ben de gerçekten çok çok memnun kaldım. Benim için önemli olan ölçme hızı ve doğruluğuydu bunların her ikisini de buldum çok şükür.Öyle ki kulaktan ölçüp daha sonra uyuyan kuzuya koltuk altı koyup test bile etmişliğim var aynı çıkıyor mu diye ve sonuç aynıydı:) Ama dediğiniz çok doğru umarım çok kullanmak zorunda kalmayız...

      Sil