25 Mart 2013 Pazartesi

Sen...Sen... Sen...



Meğer ne güzel duyguymuş kendinden bir parçanın gün be gün büyüdüğünü görmek… Seni tanımadan önce ben ben değilmişim. Hırçın, kesip atan hoyratlığım yerini sonsuz bağışa, müsamaya ve değişik bir olgunluğa bıraktı. Meğer hayatın rengi daha maviymiş seninle. Daha önce bir gülüşe yüreğimin böyle pır pır edeceğini hiç tahmin etmezdim. Biri göz yaşı döktüğünde üzülürdüm ama bunun bir de yüreği dağlayanı varmış göz yaşını ilk gördüğümde anladım. “Agu” diye bir kelimenin aslında tüm cümlelerden, edatlardan, bağlaçlardan çok daha özgün olduğunu bana bakıp gülerek “aaaguu “ dediğinde anladım. Hatalarımdan ders aldım evet, iyi şeyler yaptığımda kendimle övünmeyi de bildim ama seni dünyaya getirmemle nasıl övüneceğimi hiç bilemedim. Çünkü seni dünyaya getirmek yaptığım, yapabileceğim iyi şeylerin çok daha üstünde çok daha ötesindeydi. Minicik ellerin benim dünyam olacağını, o kesik kesik alınan nefesin tüm geceme  renk katacağını senin nefesini dinlerken fark ettim. Sen öylesine güzel, öylesine masumdun ki… Benim iyimser yanımdın, hoyratlığımdın, gülüşlerimdin… Sen geldin ve ben bambaşka bir ben oldum. Her şeyden daha kutsalı ben senin sayende ANNE oldum…

2 yorum:

  1. Çok yalın ama çok net yazmışsın ...Anne olan herkesin yüreğini kabartan çok aynı lezzette hisler bunlar :)
    Allah ayırmasın!
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim canım... Allah hepimizi ayırmasın evlatlarından, onların o mis kokularından... Sevgiyle...

    YanıtlaSil